Ulaşım Bilgileri

İznik, Bursa iline bağlı ve 85 km uzaklıkta, Türkiye’nin Marmara bölgesinin güneydoğusunda ve kendi adıyla anılan gölün doğu kıyısındadır. İlçe, 29-30′ (Müşküle Köyü batısı) ve 29-57′ (Elmalı Köyü doğusu) doğu boylamları ile 40-21′ (Hisardere tepesi) ve 40-37′ (Ayvaşa dağı) kuzey enlemleri arasındadır. İznik kenti ise 29-42′ doğu boylamları ile 40-26′doğu boylamının kesişme noktası çevresinde kurulmuştur. 


                           Detay için tıklatınız..

Lefke boğazından geçen 30 km’lik yol ile Mekece tren istasyonuna ulaşır. Kuzeyinde Samanlı dağları, güneyinde ise Katırlı dağları ile çevrilidir. İstanbul Yeşilköy, Atatürk havaalanına uzaklığı karayolu ile yaklaşık 210 km’dir. Ancak İznik, Yalova arası 60 km. olan karayolundan sonra Yalova’dan İstanbul’a deniz yoluyla yaklaşık iki saatte geçilir.
Yalova istikametinden İznik’e gelmek isterseniz Bursa karayolunu kullanmalısınız. Orhangazi’ye geldiğinizde şehir merkezindeki ışıklardan sola doğru İznik istikametine doğru sapacaksınız. Yaklaşık 42 km’lik bir güzergah takip ederek yol üzerindeki Boyalıca ve Çakırca köylerini geçtikten sonra İznik’e gelebilirsiniz.
Bursa’dan İznik’e gelmek de bir o kadar kolaydır. Toplam 85 km’lik bir yolculuk sonrası İznik’e ulaşabilirsiniz. Bursa ‘dan İstanbul istikametine doğru yola çıkıp, Otobandan Gemlik ilçesini seçip, buradan otobanı takip ederek yaklaşık 5km’ sonra KARSAK kavşağına varacaksınız. Buradan sağa doğru dönün. Sırasıyla Gölyaka, Sölöz, Narlıca, Müşküle, Göllüce köylerini geçtikten sonra göl kıyısını takip ederek İznik ‘e gelebilirsiniz. Bursa santral garajda her yarım saatte bir minibüs, saat başı da otobüsler ile İznik’e gelinebilir.
Adapazarı’ndan İznik’e gelmek için ise, Bilecik -Bursa istikametine doğru sırasıyla Pamukova, Mekece den sonra (Mekece çıkışındaki İznik ayrımından sağa dönüp) yaklaşık 25 dakikalık bir yolculuktan sonra İznik’e varabilirsiniz.

Yol-Uzaklık
İznik-İstanbul= 210 km 3 saat
İznik-Bursa= 87 km 1 saat
İznik-Bilecik= 66 km 1saat
İznik-Eskişehir= 146 km 2 saat
İznik-Yalova= 60 km 45 dakika
İznik-Orhangazi= 40 km 35 dakika
İznik-Mekece= 30km 30 dakika
İznik-Yenişehir= 21km 20 dakika
İznik-İnegöl= 49 km 1 saat
İznik-Osmaneli = 34 km 30 dakika
Yalova-İstanbul (Deniz Otobüsüyle)=45 dakika
Yalova-İstanbul (Yolcu Gemisiyle)=1,5 saat

Kaynaklar:İznik.gov.tr , Kara Yolları Haritaları

Coğrafya ve İklim

İznik coğrafyası;
       Bursa iline uzaklığı 85 km.dir. Rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 85 metre olup, yüzölçümü 753 km2’dir. 40 derece kuzey enlemi, 29 derece doğu boylamı arasındadır.


                                             Detay için tıklayınız.

       Kuzeyde Samanlı Dağları, güneyde Katırlı Dağları ile çevrilidir. Güney Doğusunda Körüstan ve Avdan Yaylaları, Güney batısında Müşküle Yaylası, Kuzeyinde Hacı Osman Yaylası bulunmaktadır. İznik Ovası, İznik Gölü’nün doğu, Kuzey Doğu ve Güney Doğu kıyılarına uzanan geniş bir alanı kapsar ve ilçenin ¾ ünü oluşturur.
Orman İşletme Şefliklerimizin kontrol ve denetiminde olan 32.041 Ha. Miktarındaki ormanlık alanımız, bölgenin Akciğeri durumundadır. Yine aynı şefliklere bağlı açık alanlarda Yabani Kiraz ve Kızıl Çam Fidanı ekimine devam edilmektedir.
Akdeniz İklimi;
     Akdeniz iklimine benzer bir iklimi vardır. Yazları sıcak, kışları ılıman ve yağışlı geçer. İznik Gölü, uzunluğu 33 km, genişliği ortalama 12 km, çevresi 95 km ve derinliği 85 km olan Türkiye’nin 5. büyük doğal gölüdür.

İznik Ekonomisi

       Ağır sanayi yatırımlarının bulunmadığı İznik ovası, zeytin, üzüm, şeftali, kiraz, erik, armut,elma, ceviz, domates, taze fasulye, brokoli, brüksel lahanası ve toprağının olduğu kadar ikliminin de elverişli olmasından dolayı birçok sebze ve meyve yetişmektedir.

                                          
                                İznik Zeytini                             İznik Müşküle Üzümü
     Bölgedeki 3 resmi sebze ve meyve hali mevcuttur. İznik’te üretimi yapılan tarımsal ürünler içinde zeytin, çiftçi ailelerinin %70 gibi önemli bir kısmının gelir kaynağı olarak birinci sırayı almaktadır.Yöreye has bir ürün Müşküle üzümü, ilçede halen yetiştirilmektedir.

                                  
                              Yamaç Paraşütü                                 Turizm
      İlçenin doğası, arkeolojik ve tarihi kalıntıları ile gölün doğal kıyı şeridi piknik yapmaya elverişli geniş ağaçlık alanlarıyla turizme canlılık katar. Hacı Osman Köyü ve çevresinde yamaç paraşütü ve çim kayağı sporları için uygun alanların tespiti ile bu sporlara ilgi duyanlara ev sahipliği yapmaya başlamıştır.Son yıllarda Sansarak köyündeki doğal şelale sayesinde dağ tracking sporu başlamıştır. Her hafta İstanbul’dan ve diğer yakın metropolllerden günü birlik turlar düzenlenmektedir.

                                    
                               Yayın Balığı                                   Gümüş Balığı
       İznik Gölü’nde tatlı su ıstakozu ve yayın, sazan, akbalık, gümüş gibi 27 değişik balık türü bulunur. Gümüş balığının tamamı ihraç edilir; diğer ürünler bölgede tüketilir.

Gerekli Telefonlar

Resmi Daireler

Kaymakam
757 10

Belediye
757 10 10

İtfaiye
757 10 69-110

Zabıta
757 73 30-153

Cumhuriyet Başsavcılığı
757 10 03

Başsavcılık yazı işleri md.
757 18 12

Devlet su işleri (D.S.İ)   (santral)
757 19 12

Emniyet Müdürü
757 13 40

Emniyet Santral
757 10 52

Gençlik ve spor md.,stadyum
757 06 37

Kapalı spor salonu
757 15 88

Jandarma komutanlığı   (santral)
757 10 05–156

Karayolları
757 10 66

Müftülük
757 12 06

PTT Müdür
757 22 22

İznik sağlık ocağı
757 60 00

Tapu sicil müdürlüğü
757 19 32

İznik vergi dairesi       
757 17 17

Milli Egitim Müdürliği
757 10 08

Müze Müdürlüğü
757 10 27

Trafik Tescil Müdürlüğü
757 25 28

T.H.K
757 00 62

Noter
757 12 71

Nüfüs
757 19 31

Kriz Yönetim Merkezi
757 46 95

Kızılay
757 82 90

Kadostro Şefliği
757 20 97

Kütüphane
757 10 24

BANKALAR


Ziraat Bankası
757 31 36

Halk Bankası
757 24 98

Akbank
757 13 21

İş Bankası
757 10 91

Yapı Kredi Bankası
757 10 60

HASTANE


ACİL YARDIM
112

İZNİK DEVLET HASTANESİ
757 75 80

YENİŞEHİR DEVLET HASTANESİ
773 00 55

BURSA DEVLET HASTANESİ
220 00 20

BURSA ACIBADEM HASTANESİ
270 44 44

DOKTORLAR


İ.Hakkı Töre
757 41 48

Murat Kadıoğlu
757 76 42

DİŞ HEKİMLERİ


Ünsal Güngör
757 11 06

Vahteddin Karaman
757 18 65

Süha Göksoy
757 13 41

ECZANELER


Büşra Ecz.
757 49 75

Ceyhan Ecz.
757 50 33

Hersekli Ecz.
757 24 44

İznik Ecz.
757 10 17

Uysal Ecz.
757 12 91

Yeni Uysal Ecz.
757 24 83

Yücel Ecz.
757 10 87

Bektaş Ecz.
757 45 99

Yalçın Ecz.
757 67 82

OTELLER


Aydın Otel
757 76 50

Berlin Otel
757 19 15

Cem Otel
757 16 87

Çamlık Otel
757 16 31

Kaynarca Otel
757 17 53
















LOKANTALAR


İmren Et Lokantası
757 35 97

Kenan Çorba
757 02 35

Yayla Izgara
757 42 66

Karadeniz Pide
757 01 43

Karpi Pide
757 42 24

Konya Pide
757 31 56

PASTANE


Aydın Pastansi
757 16 92 – 757 76 50

Ceren Pastanesi
757 13 79

Tarcın Darka
757 25 55

KASAP


imren Kasap
757 35 97

Cırık Kasap
757 33 66

MANAV


Üç kardeşler
757 11 69

OTOBUS YAZIHANESİ


Minibüs yazıhanesi
757 16 48

Otobüs yazıhanesi     (İstanbul)
757 15 17– BURSA : 757 25 83
Deniz otobüsü Yalova
0212 444 44 36

TAKSİ DURAKLARI


Taksi- iznik
757 37 37

Taksi – İznik Spor
757 18 60

Taksi – Merkez
757 51 64

MARANGOZ


Marangoz (Abdullah Çolak)
757 11 30

Marangoz (Hüseyin Şahin)
532 331 76 48

Marangoz (İsmail Yılmaz)
532 432 23 07

Marangoz (Sedat Eran)
532 315 91 24

MARKET


Darka Market
757 73 01

Yıldız Market(Beyazkent)
757 10 15

Üç kardeşler Market
757 11 69

İtimat Süt Ürünleri
757 35 31

BEYAZ EŞYA BAYİ – SERVİSLERİ


Arçelik bayi
757 18 36

Bosch Bayi
757 10 21

Arçelik Servis
757 60 50

AEG-BOSCH  Servisi (Remzi)
757 15 10  cep: 0 532 323 41 76
KARGOLAR


Yurt İçi
757 78 98

Aras Kargo
757 03 46

TÜP BAYİLERİ


Aygaz
757 10 19

İpragaz
757 12 39

Likidgaz
757 24 74

Mogaz
757 78 75

Habaş
757 00 40

SU BAYİLERİ


ERİKLİ
757 0757

DURU
757 0883

DİĞER TELEFONLAR


Bilinmeyen numaralar
11811

Telefon arıza
121

Elektrik arıza
757 10 31

Çilingir – Kadir Kardaş
757 23 12

Camcı
757 11 12

Kuru Temizlieme-Gözde
757 14 21

Elektrikçi Mehmet DALAR
757 14  81 – 757 32 81

Burak Petrol
757 74 84

Gök Petrol                        
757 01 92

Bisikletçi (Ahmet Aşık)
535 986 87 89

Tenekeci (Erdoğan Bora)
532 615 07 03

TV Tamircisi (Hüseyin Yılmaz)
532 695 38 57

TV Tamircisi (Recep Akın)
532 691 14 80

Sedef Çiçekçilik(İsmail Erol)
532 244 98 49

Oya Çiçekçilik (Kadir Yıldırım)
535 255 72 87

Oduncu (Mahmut Tuna)
757 09 52

Koltukçu (Hasan Salgın)
757 39 94

Kaportacı (Kemal Yüksel)
757 15 69



Kaynak:darkaevleri.com

Güzel İznik Tanıtım Videosu-1

Buram buram iznik kokan bir klip.Top yekün iznik, türkçe anlatımlı bir şekilde tanıtılıyor.Güzellikler yanı başımızda.Uzaklarda aramaya gerekyok. Mutlaka izleyin. 


Tarihçe

İznik İlçesi, dünyada eşine az rastlanan ve bütünüyle “açık hava müzesi” olan tarihi ve antik bir şehirdir. Yaz kış demeden, adeta bereket saçan verimli toprağı, kendine özgü iklimi ve doğal güzelliği nedeniyle, tarihin her döneminde insanlığın ilgi odaklarından biri haline gelmiştir.
İznik’in tarih öncesi çağlardan beri iskan gördüğünü ve çok eski bir tarihte kurulduğunu çevresindeki Prehistorik buluntulardan ve yörede bulunan bol miktardaki höyüklerden anlamaktayız. İznik, Makedonya Kralı Büyük İskender’in kumandanlarından Antigonius Monophthalmos tarafından M.Ö. 316′da kurulmuştur. Bu çağın geleneklerine göre, kurucusu Antigonius nedeniyle de “Antigonia” adını almıştır. Makedonya imparatoru Büyük İskender’in mirasçıları, General Antigonius ve General Lysimakhos, İmparatorluğu egemenlikleri altına almak için birbirleri ile savaştılar. Lysimakhos, M.Ö. 301′de Antigonius’u mağlup etti ve kenti yönetimi altına alarak, o dönemin geleneklerine göre kente sevgili karısının adı olan Nikaia adını verdi.
      Yörede egemen olan Bithynia Kralı Zipoites, M.Ö. 279′da Nicaia’yı ele geçirdi. Nicaia bir süre Bithynia Krallığına başkentlik de yaptı. Adına altın sikkeler basıldı ve bundan böyle tarihte “Altın Şehir” unvanı ile anıldı. Nicaia Bithynia Krallığı İle Roma İmparatorluğu arasında uzun yıllar devam eden savaşlara sahne oldu. Sonuçta, Bithynia ordusu, General Lucullus komutasındaki Roma ordusuna yenildi ve bu güzel göl kentine Nicaea adı verildi.
Şehir M.S. 259 yılında Gotların saldırısına uğradı. Bunun üzerinde Romalılar, Bithynia Krallığı zamanında başlatılan ve M.S. 12i yılında meydana gelen depremde büyük hasar gören surları daha güçlü olarak İnşa ettiler. Şehrî 4 ana ve 12 tali kapısı bulunan 4970 m uzunluğunda bir sur ile çevirdiler.
      Üç kıtada geniş sınırlara dayanması nedeniyle her konuda güçlüklerle karşılaşan Roma İmparatorluğu, M.S. 476 yılında Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu olarak ikiye ayrılınca, İznik sonradan Bizans adını alan Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde kaldı. Nicaea Bizanslıların elinde büyük imar gördü. Şehirde kiliseler, su yolları ve sarnıçlar yapıldı. Selçuklu Sultanı Alpaslan’ın Bizans ordularını Malazgirt’te 1071′de yenmesinden sonra, Selçuklular XI. yüzyılın sonlarında Bizans içlerine kadar yürüdüler. Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1075 tarihinde Nicaea’yı aldı ve 1080 yılında Selçuklu devletinin başkenti yaptı. Adını da Nicaea’nın izi anlamında “İznik” olarak değiştirdi. Böylece İznik, Anadolu’da ilk Türk başkenti oldu. 600.000 kişilik I. Haçlı Ordusu Godefroy De Bouillon’un başkomutanlığında 1097 mayısında İznik’i kuşattı. Çetin savaşlardan sonra Türkler 1097 haziranında şehri Bizanslılara teslim ederek yağmalanmasını önlediler. Haçlıların İznik’i alıp Bizanslılara bırakmasıyla 2. Bizans dönemi başlamış oldu. Selçuklu Türkleri, şehri ancak 22 yıl kadar ellerinde tutabildiler. IV. Haçlı Seferine katılan Latinler, Anadolu içlerinde kan dökmektense Constantinopolis’i (İstanbul’u] yağmalamayı yeğlediler ve burayı işgal edip Latin İmparatorluğunu kurdular (1204). Bizans’ın saltanat soyu Theodoros Lascaris, İznik’e kaçtı ve burada imparatorluğunu ilan etti. İznik, böylece 57 yıl boyunca başkenti Latin İşgali altında olan Bizans imparatorluğu’nun yönetim merkezi oldu. Bu dönemde surlarda önemli onarımlara girişildi ve surların önüne bir ön duvar (ön sur) inşa edilerek şehrin korunması güçlendirildi.
Başkent İznik’te Theodoros Lascaris’den sonra dört imparator tahta çıktı. Sonuncu olan VIII. Michael (1259-1282), 1261 yılında Constantinopolis’i’ (İstanbul) yeniden ele geçirerek Latin İmparatorluğu’na son verdi. Böylece Constantinopolis yeniden Bizans imparatorluğu’nun başkenti oldu.
      Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinden itibaren İznik, ilgi çekici bir merkez olarak hep fethedilmek İstendi. Osman Bey zamanında bu önemli kenti ele geçirmek amacıyla seferler düzenlenmişse de, İznik ancak Sultan Orhan Bey (1326-1362) zamanında 1331 tarihinde fethedildi. Böylece İznik 234 yıllık bir aradan sonra yeniden Türk idaresine girmiş oluyordu. Özellikle II. Murat ve Çandarlılar döneminde şehir tepeden tırnağa İmar edildi ve birçok cami, medrese, han, hamam vs. bu dönemde yapıldı. İznik, İstanbul’dan Anadolu’ya uzanan sefer ve kervan yolunun üzerinde önemli bir durak ve konaklama merkezi oldu. Keza XIV-XVl. yüzyıllarda İznik, Türk kültür hayatında önemli bir yere sahipti. Birçok ulema ve şairin yetiştiği bir kültür merkezine dönüşmüştü. Çağın en ünlü alimleri İznik’teki medreselerde ders vermeye başlamışlardı. Bu yüzden de İznik’e “Ulema Yuvası” (Alimler Diyarı) da denmiştir.
İstanbul’un fethi ve Anadolu’daki Osmanlı egemenliğinin pekişmesinden sonra, İznik’in önemi azaldı. Diğer taraftan Kara Halil Paşa’nın idamı, Çandarlı ailesinin nüfuzunun sarsılmasına sebep oldu. Şehrin köklü ve zengin aileleri de İstanbul’a göç etmeye başlayınca İznik gerileme sürecine girerek XVI. yüzyıl sonlarından itibaren boşalmaya ve eski zenginliğini kaybetmeye başladı.
      Sonuç olarak çeşitli dönemlerin askeri, siyasi, dini, sosyal ve kültürel yaşam biçimlerini bize yansıtan birçok uygarlığın kalıntılarını günümüze taşıyan ve buram buram tarih kokan İznik, yoğun imar faaliyetlerine sahne oldu ve kentte çok sayıda abidevi yapılar inşa edildi. İznik her dönemden devraldığı mimari mirası ile bir açık hava müzesi niteliğini hala korumaktadır. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarının arkeolojik ve etnografik kalıntılarıyla bütünleşmiş durumdadır.
      Güney Marmara bölgesinde kendi adını verdiği gölün doğusunda kurulmuş ve turistik bir ilçe olan İznik’in bağlı bulunduğu Bursa iline uzaklığı 85 km’dir. Rakımı 85 metre, yüz ölçümü 753 km2, toplam nüfusu ise 44.690′dır. Bağlı iki kasaba ve 37 köyü mevcuttur. Halkın temel geçim kaynağı tarımdır. Netice itibariyle İznik,
    - Kendine özgü iklimiyle,
    - Yaz-kış demeden bereket saçan toprağıyla,
    - Doğal güzelliğiyle,
    - Tarihi ve kültürel zenginliğiyle,
    - Her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği bir kent olmasıyla, (Adeta bir sebze ve meyve ambarı)
    - Adını verdiği gölüyle,
    - Dünyaca meşhur çinileriyle,
Turizm sektörü açısından son derece önemli bir merkezdir. Yeşil dokusu, zeytinlikleri, bağları ve bahçeleriyle adeta bir cenneti andırmaktadır. Günümüze kadar ayakta duran anıtsal eserleriyle hemen herkeste hayranlık uyandırmaktadır.

TARİHÇE-2


İznik’te ilk yerleşimin M.Ö. 2500 yıllarına uzandığı sanılmaktadır. M.Ö. 7. yüzyıl öncesinde burada kurulan yerleşime ‘Helikare’ denmekteydi.Makedonya İmparatoru Büyük İskender’in generali Antigonus tarafından M.Ö. 316 yılında kent Antigoneia adını almıştır. İskender’in ölümünden sonra Antigonus ile general Lysimakhos arasındaki savaşı kazanan Lysimakhos kente, Antipatros’un kızı olan eşi Nikaia’nın adını vermiştir. M.Ö. 293′te Bithynia Krallığı’na bağlanan kent, önemli mimari yapılarla süslenmiştir. Bir süre Bithynia Krallığı’nın başkenti olan Nikaia daha sonra Roma’nın önemli bir yerleşimi olarak varlığını sürdürür.
325 yılı yazı başında Hıristiyanlık için çok önemli olan Birinci Konsül, İznik’de toplanmıştır. İmparator Constantinus’un da katıldığı toplantıda Hristiyanlıkla ilgili yortu günleri ve Nikaia Kanunları adı ile bilinen 20 maddelik metin bu Konsülden sonra kabul edilmiştir.787 yılında İznik Ayasofya’sında VII. Konsül toplandı.Ayrıca VI. Haçlı Seferi sonucunda Bizans İmparatorluğu İstanbul’u kaybedince İznik’te Bizans Hanedan üyeleri tarafından İznik Latin İmparatorluğu kurulmuş ve bu imparatorluk daha sonra İstanbul’u fethederek Bizans İmparatorluğu’nu yeniden kurmuştur.İznik, Selçuklular’ın ve Osmanlılar’ın da başkenti olmuştur. İznik 1331 yılında Osmanlı orduları tarafından ele geçirilmiştir. Osmanlı idaresinde İznik, sanat, ticaret ve kültür merkezi oldu. Orhan gazi Medresesinde birçok ünlü ders verdi. Davud-u Kayseri, Ebul FadılMusa, Eşrefoğlu Abdullah Rumi gibi ünlü tasavvuflar İznik’te yaşadı ve eserler verdi. Osmanlı döneminin ilk cami, medresesi ve imareti İznik’te inşa edildi.14.,15. ve 16. yüzyıllarda İznik bir sanat merkezi olmuş, dünyaca ünlü çini ve seramikler burada üretilmiştir.

İznik Rehberim

      İznik denildiğinde ilk akla gelen muhteşem çinileri olsa da, kentin asıl önemi kısa bir dönem de olsa iki imparatorluğa başkentlik yapmış olması. Kent merkezinde Roma ve Bizans döneminden çok sayıda eser bulunmaktadır. Kenti tümüyle çevreleyen sular kısmen günümüze ulaşmış. Helenistik dönemde inşa edilen, Roma ve bizans döneminde eklemelerle genişletilen surlardan kent merkezine 4 ana 12 tali kapıdan giriliyordu. Ana kapıların üçü ayaktadır. Bunlar İstanbul, Yenişehir ve Lefke kapılarıdır.
İznik gölü temiz suyu ve yemyeşil çevresiyle çok güzel bir göl. Göl manzaları lokantalarda gölden avlanan sazan ve yayın balığı yiyebilirsiniz.
İznik gölü ve çevresinin doğal mesire alanı olarak kullanılabilirlik oranını artıkmak amacıyla kamelyalar yapılmış, halkın açık havada spor yapabilmesi amacıyla sahil bandına çeşitli spor aletleri yerleştirilmiş.

NASIL GİDİLİR? ULAŞIM

          

  • Eskihisar Topçular feribotlarıyla karşıya geçin. Sonrasında Yalova’dan 60 km.
  • Bursa’ya 74 km uzaklıkta, İstanbul yönünden gelirken Orhangazi’ye gelmeden sağa ayrılan yola girin.
  • Otobüsle gitmek isterseniz İstanbul İznik ‘e tek otobüs firması bulunuyor.
    Seyahat – Ağa Tur’un çarşamba hariç her gün otobüs seferleri var.
  • İzmir veya Ankara’dan direkt İznik’e otobüs seferleri yok. Bursa’dan her gün saat 06:00′dan akşam saat 20:00′a kadar yarım saatte bir minibüs kalkıyor.
İznik Seyahat Ağa Tur
Tel:0 212 658 34 54
Yalova Seyahat:
Tel: 0 212 658 24 10

MÜZELER

  • İznik müzesi (Nilüfer Hatun İmareti)
Sultan 1.Murad’ın annesi Nilüfer Hatun’un anısına 1288 yılında imaret olarak inşa edilen yapı, yoksullar için her gün yemek dağıtılan bir hayır kurumuydu. 1960 yılında İznik Müzesi olarak düzenlenmiştir. Müzede iznik çinileri salonu iznik çiniliğinin en parlak dönemi olan 15.16.yy.a ait eserleri toplamıştır.
Müze cad. İznik tel : 224 757 10 27
Ziyaret saatleri:
Pazartesi dışında 08:00-12:00 & 13:00-17:00
  • İznik Ayasofya müzesi
Tel: 0224 757 10 27
Pazartesi dışında 08:00-12:00 & 13:00-17:00
  • NE YAPILIR?

  • Ayasofya’yı ziyaret edin.
  • Şehrin 4 ana kapısını; İstanbul, Yenişehir, Lefke ve Göl kapılarını görün.
  • İznik-orhangazi karayolundaki Taş Köprü’ye mutlaka gidin.
  • Yeşil camiyi gezin ve karşısındaki çay bahçesinde çayınızı yudumlarken yeşil camiyi seyredin
  • Ayasofya Kilisesi’nin hemen karşısında bulunan Kenan Restaurant’ta balık çorbası ve pastırmalı kuru fasulye yiyin.
  • Süleyman Paşa Medresesi’nde Keramik bir tabağın boyanmasını izleyin ve mutlaka çini bir obje alın.
  • Göl kıyısından gün batımını izleyin.
  • İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı’nı mutlaka ziyaret edin.
  • Ayrıca Çarşamba günleri pazar kuruluyor pazarda köylülerin sattığı lezzetli ürünler bulabilirsiniz.

 
  • NEREDE KALINIR? & KONAKLAMA

 

  • ÇAMLIK MOTEL VE RESTAURANT

İznik Gölü’nün hemen kenarında, İznik’in doğal güzelliklerinden ve en güzel gün batımlarından birini seyredebileceğiniz Çamlık Motel, 150 kişilik restaurantıyla mezeleri, meşhur yayın balığı ve İznik zeytinini tadabileceğiniz 24 odalı, göle 10 metre, plaja 100 metre mesafede tarih ve doğanın buluştuğu bir mekan. Göl kıyısındaki mekanın manzarası muhteşem. Gölden çıkan ıstakoz, sazan ve yayın; restoranın mönüsünü oluşturuyor.
Sahil yolu No:11 İznik
Tel: 0224 757 13 62
web: www.iznik-camlikmotel.com

  • KRİSKA GÖL EVİ

Kriska Göl Evi, göl kenarında geniş bir zeytin bahçesi içinde bulunuyor. Çevresinde bulunan yürüyüş parkurlarıyla burası doğayla baş başa kalmak isteyen herkesi memnun edecek cinsten. Yedi kişilik bu küçük evde sabahları ev yapımı reçellere, bahçeden toplanan sebze ve meyveler eşlik ediyor.  Ev yapımı likörler de mutlaka denemeniz gereken lezzetleri arasında bulunuyor. Ancak bu hizmetlerin hepsi isteğe bağlı. Dilerseniz kendi yiyeceklerinizi önceden satın alıp, Kriska’nın mutfağında yemeğinizi hazırlayabilirsiniz. Mekana rezervasyonu bir hafta önceden yaptırmanız gerekiyor. Kriska Göl evi İznik’e 20 km. uzaklıkta bulunuyor. Açık havada, doğal ortamda su kaplumbağaları ile yüzülebilen Ilıca ise mekana yürüyerek 15 dk uzaklıkta. Kriska’nın üç yatak odası ve bir salonu bulunuyor.
Evin kirası günlük 400 TL
Adres: Göl kenarı, İznik
Tel: 0224 589 10 25
web: http://www.kriskashome.com/


  • SALICI EVİ

Salıcı Evi, İznik’e 7 km uzakta, Çamoluk Köyü’nde bulunuyor. Çamlar arasında, göl manzaralı geniş bahçesiyle hizmet veriyor. Burada iki farklı konaklama imkanınız var. İsterseniz büyük evde, isterseniz ormancı kulübesinde kalabilirsiniz. Büyük ev yaklaşık 100 yıl önce Kafkasya’dan göçen Gürcü aileler tarafından inşa edilen ahşap bir yapı. Bulunduğu yerden sökülerek Çamoluk Köyü’ne getirilmiş ve burada aynı şekilde inşa edilmiş. Evin yapımında sadece kestane ağacı kullanılmış. Büyük ev, iki yatak odası ve bir salondan oluşuyor. Göle bakan salonda manzaraya karşı şömine başında keyifli dakikalar geçirebilirsiniz. Avcı kulübesi ise çiftleri bekliyor. İki yataklı şirin kulübede, şömine karşısında şarap keyfi yapabilirsiniz. Mekanın bir de ormancı kulübesi bulunuyor. Burası da iki kişilik. Salıcı’da restoran yok. Evlerin içinde bulunan mutfaklarda ihtiyacınız olan bütün araç gereçleri ve kahvaltılık ürünleri bulabilirsiniz. Ancak öğle ve akşam yemeği için yiyeceklerinizi kendiniz almanız gerekiyor. Yemekleri de kendiniz yapabilirsiniz.
Fiyatlar: Konaklama fiyatları hafta içi küçük evlerde 150 TL, haftasonu 200 TL . Büyük evde ise hafta içi 350 TL, haftasonu 500 TL.
Adres: Çamoluk Köyü, İznik
Tel: 0532 315 45 36
  • AYDIN OTEL

Ayasofya Müzesi’ne 50 metre uzaklıkta 4 katlı şirin, temiz, ciddi ve güleryüzlü bir otel.Otelin alt katında bulunan ödüllü pastanenin muhteşem tadlarını denemelisiniz.
Adres: Kılıçarslan Cad. No: 64
Tel: 224 757 76 59- 757 76 51
web: http://www.iznikhotelaydin.com/



 
Kaynak:güzelbirtatil.com

DİKİLİTAŞ(OBELİSK)

İZNİK Elbeyli DİKİLİTAŞ(OBELİSK)
  İznik’in 5 kilometre kuzeyinde, bahçeler arasındaki bu mezar anıtı, Nikaia’dan (İznik) Nikomedia’ya (İzmit) giden eski Roma yolu üzerinde Elbeyli’dedir. Bu mezar anıtının üzerindeki Grekçe kitabe Nikaeia kapılarını yaptıran Cassius Chrestus’un kardeşi veya yeğeni Cassius Philiscus´a aittir. Anıt, 3 metre yüksekliğinde, 2 metre genişliği olan gri damarlı kesme taşlardan yapılmış kare prizma şeklindeki bir kaide üzerine oturmuştur. Bunun üzerinde 46 santimetre yüksekliğinde, köşelerine palmetli akroterler yerleştirilmiştir. Bu kaidede üç yüzeyli, yukarıya doğru yükselen ve birbiri üzerine demir kamalarla oturtulmuş beş beyaz mermer blok yerleştirilmiştir. Bundan ötürü de bu anıta Beştaş ismi yakıştırılmıştır. Günümüze gelebilen konumu ile yüksekliği 12 metredir. Beşinci taşın üzerinde, altıncı bir taşın olduğu ve sonra onun düşerek yok olduğu bilinmektedir. Anıtın geniş olan birinci taşı üzerindeki Grekçe kitabede ; “C.Cassius Philiscus, C.Cassius Asklepiodotus ´un oğlu, 83 yıl yaşadı” yazılıdır. Kitabede ismi geçen C.Cassius Asklepiodotus, Nikaia´nın ileri gelen zengin ailelerinden bir kişi idi. İ.S. 66 yılında Roma imparatoru Neron (54-68) tarafından sürgüne gönderilmiş tüm varlığına el konmuş, İmparator Galba (68-69) tarafından Nikaia´ya geri dönmesine izin verilmiştir. Anıtın kaidesinin iki yanında görülen ayak izleri ve bağlantı yuvaları, bu kısımda bronz heykellerin bulunduğunu işaret etmektedir. Anıtın en üstünde bulunan ve kaybolan altıncı taşın üzerinde bronzdan zafer tanrıçası  Nike´nin veya Zeus’un kartalı ile heykelinin bulunduğu sanılmaktadır. Anıtın toprağa gömülü olan alt bölümünde mezar odası bulunmaktadır. Ancak burası kaçak kazılarla tahrip edilmiştir. Beştaş Anıtı, mezar odası ve üzerindeki sütun ile bir bütün olarak kendine özgü bir mezar anıtıdır.

NİLÜFER HATUN İMARETİ (İZNİK MÜZESİ)

    Bugün İznik müzesi olarak kullanılan içinde Eski Çağ, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı eserleri vardır. Yeşil Cami’nin batısındadır. I. Murat tarafından 1338’de Annesi Nilüfer Hatun adına yaptırılmıştır. Ters “I” planının cami dışındaki bir yapıda kullanıldığı ilk örnektir. Önünde sütunlu ve payeli bir revak vardır. Tepesinde aydınlatma feneri ile kapalı avlu geleneğini sürdüren büyük kubbeli kısımdan sonra gelen az yüksekçe kısım, mescid bölümüdür.

ANTİK ROMA TİYATROSU

İznik Antik Roma Tiyatrosu
    İznik’in güney batısında, Saray bahçe veya Eski Saray denilen yerde, antik roma tiyatrosu bulunmaktadır. İznik surlarının 90 m. kuzeyindeki bu tiyatro, Anadolu’da ayakta kalmış tiyatroların en önemlilerinden birisidir. Roma İmparatoru Traianus (97-117) zamanında eyalet valisi Pilinius Csecillius Secunds (62-113) tarafından yaptırılmıştır. Vali Pilinius İmparator Traianus’a yazmış olduğu mektuplarda tiyatronun yapımının tamamlanabilmesi için 10 milyon sesterzene ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Bununla beraber bu ödenek de yeterli gelmemiş, ek ödenek de Romalılarca temin edilmiş ve tiyatro tamamlanmıştır.
    Roma döneminden sonra VIII.yüzyıl başlarında gelişen Arap ordularına karşı önlem olmak üzere Bizans İmparatoru III.Leon ile IV.Constantinius tiyatronun kesme taşlarını söktürerek surları takviye etmişlerdir. Bu arada Cavea’ya (oturma kademelerine) ait taşlar surlarda kullanılmıştır.
    Tiyatro düz bir alana kurulduğundan oturma kademelerini Roma tiyatro mimarisinde görüldüğü gibi 19 galeri taşımaktadır. Bu galerilerin 12’si beşik tonozludur. Bu tonozlu galerilerin aralarında ölçü farklılıkları bulunmaktadır. Tonozların en yüksek noktası 6 m.yi bulmaktadır. Oturma kademelerinde kullanılan kesme taşların bazıları İznik surlarından getirtilmiştir. Tiyatronun iç ve dış yüzleri büyük bloklar halindedir. İçeride kalan bölümler moloz taş, kireç ve kum ile takviye edilmiştir. Tiyatro doğu-batı yönünde 84 m., kuzey-güney yönünde de 63 m. genişliğindedir. Tiyatronun kuzeyinde bulunan skene (sahne binası) son kazılarda ortaya çıkarılmıştır.İznik’te tiyatroya ait mimari parçalarına, kitabelerine, tiyatro masklarına surlarda ve konutların duvarlarında rastlanmaktadır.
   XIX.yüzyılda gezginler tiyatro kalıntılarından söz etmiş ve bazı krokilerini de çizmişlerdir. W.Sahm burasını saray kalıntısına, Domenico Sestini su deposuna, Papadopulos hapishaneye benzetmiş, ilk kez R.Pococke kalıntıların tiyatroya ait olduğunu bildirmiş ve krokisini çizmiştir.
Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doç.Dr. Bedri Yalman, bu tiyatroda 1980’den beri arkeolojik kazı yapmaktadır.

ROMA ANTİK TİYATROSU İLGİ BEKLİYOR

Milattan sonra 8. yüzyılda İslam Ordularının kuşatması nedeniyle taşları sökülerek surların güçlendirilmesinde kullanılan Marmara Bölgesi'nin en ihtişamlı ve yoğun seyirci imkânına sahip İznik Antik Roma Tiyatrosu ilgi bekliyor. Bithynia Krallığı döneminde yapılan Roma Antik Tiyatrosu yapılan kısa süreli kazı çalışmalarının ardından kaderine terk edildi. Yaklaşık 20 bin seyirci kapasitesine sahip olan tiyatro, Bizans döneminde Latin istilası sırasında toplu mezar olarak kullanılmış. Yaklaşık 30 yıldır belirli aralıklarla sürdürülen kazı çalışmalarında bir sonuca ulaşılamayınca çalışmalar 2 yıl önce sonlandırıldı. Atıl haldeki bu yapı, 2006 yılı içinde Kültür Bakanlığı'nın izniyle kurtarma kazısı şeklinde bir çalışma yapılmış. Restorasyon ve kurtarma kazısı bitirildiğinde ise TÜRSAB tarafından gerekli projeleri yapılacak olan 'Roma Antik Tiyatrosu'nda bir türlü istenen çalışmalar yapılamadı. İznik Müzesi Müdürü Yusuf Demirci, Uludağ Üniversitesi tarafından yapılan kazı çalışmalarının 2 yıl önce sonlandırıldığını belirterek, 'Şu anda tiyatroda yalnızca bizim ekipler tarafından yapılan temizlik ve çevre düzenlemesi çalışmaları var. Bu kapsamda görüntü kirliliğine sebep olan görüntüler kaldırılıp, düzenleme yapılmakta. Ayrıca etrafına tel örgü çekerek güvenliğini sağlamaya çalışıyoruz.' dedi. 'Roma Anfi Tiyatrosu'nun üniversitelere kazı ve araştırma çalışmaları için verilebileceğini anlatan Yusuf Demirci, 'Bu tarihi tiyatro daha iyi değerlendirilmek ve çalışma yapılmak üzere üniversitelere verilme gibi düşünceler olabilir. Çünkü bunu bizlerin yapması imkânsız. Eleman ve ekipman yetersizliği nedeniyle bizler bunun altından kalkamayız ancak üniversiteler bunu daha iyi değerlendirebilir.' şeklinde konuştu. Korunmasız ve bakımsız durumdaki 'Roma Anfi Tiyatrosu'nda büyük deformasyonunda yaşandığına işaret eden Demirci, korunmaması durumunda, define avcıları tarafından da yapılabilecek kaçak kazılarda da bu tarihi yapının büyük oranda hasara uğrayacağının altını çizdi. (CİHAN)

Ayasofya Müzesi-Camii

     Şehrin fethinden sonra 1331 yılında bir cami kompleksi yapılmadan önce Sultan Orhan tarafından camiye çevrilen ve ünlü konsilin kilisesi olarak tanınan Ayasofya’da yer almaktadır. Aynı dönemde Sultan Orhan, kilisenin yanına Osmanlı İmparatorluğunda bir ilk olan medrese inşa etmiştir. Kilisenin tahrip olan güney tarafında kurulan medresenin kalıntıları bulunmaktadır. Tahrip olan kilisede Osmanlı dönemine ait izler çoğunluktadır. Bu izler farklı dönemlere aittir. Kapı ile güney kanat arasında bulunan kıble duvarının içerisinde mihrap bulunmaktadır. Kıble ve mihrap duvarı kırma taşlardan oluşturulmuştur. Bu taşlar arasında geniş harçlar bulunmaktadır. Kıble duvarı ve mihrap kubbe şeklinde bombelendirilmiştir. Daha sonra mihrabın altı 24×24 boyutunda fayanslarla döşenmiştir. Mihrabın dışı geometrik desenlerle süslenmiştir. Niş’in doğusunda yuvarlak bir cam vardır. Kıble duvarı kilisenin camiye dönüştürülüş esnasında oluşturulmuştur. Kilisenin camiye dönüştürülüş esnasında kullanılan teknikler bu caminin erken Osmanlı döneminde yeniden yapılandırıldığına işaret etmektedir. Aynı zamanda, güney tarafında bugün maalesef yalnızca duvar temeli kalan minarenin tuğla örülüş şeklide caminin erken Osmanlı döneminde oluşturulduğunu kanıtlamaktadır. Caminin orta alanındaki aramalarda mermer kalıntıları bulunmuştur. Bunların sultan locasının parçaları olduğu düşünülmektedir. Cami’de, Bizans sanatının mimari özellikleri ile Osmanlı sanatının mimari özellikleri bir arada bulunmaktadır. Minber çok ünlü bir Arap içyapı ressamı tarafından yapılmıştır. Ressam sadece çiçek ve meyve motiflerini değil Asya’nın çok farklı mimari özelliklerini kullanmıştır. Mihrap ile karşılıklı doğu tarafında 5 m. yüksekliğinde bir pavilyon mevcuttur. Bu pavilyon 2 m. çapında üç tane granit taş tarafından taşınmaktadır. Aynı zamanda bu pavilyonun üstü seçkin süslemeler ile bezenmiştir. Batı duvarının üzerinde çeşitli levhalar vardır. Bunların üzerinde İslam dinini ifade eden yazılar mevcuttur. Ayrıca Sultan Orhan’ın kendi el yazısı ile yazmış olduğu bir hutbe mevcuttur. Büyük kapının yanında ise yeşil taş ile kaplanmış kabartmalar İslam inancını tanımlamaktadır. Osmanlı hükümdarlığı sırasında Ayasofya içerisinde çok sayıda değişiklik yapılmıştır. Bu dönemde kemer açılımları genişletilmiş, daha sivri kemer geçişleri sağlanmıştır. Tüm bu değişikliklerle Bizans mimari yapısının özellikleri, Türk mimari yapısının özelliklerine dönüştürülmüştür. Kanuni Sultan Süleyman’ın yetkilendirmesi sonucu Mimar Sinan’ın yangın sonrası caminin onarımını yaptığı düşünülmektedir. 17. yüzyılda iç mimari yenilenmiştir. Daha önceki çini kaplamaların izleri düzenlemeden sonra bile kıble duvarında ve mihrapta görülebilmektedir. Aynı desenleri ve renkleri taşıması nedeniyle Eşref Rumi Cami’nin çinilerinin yapımı sırasında Ayasofya Cami’nin çinilerinin de yapıldığı düşünülmektedir.

Gezilecek Yerler

Tümülüs, Kaya Mezar ve AnıtlarıBerber Kaya: İznik’in doğusunda yer alan bir tepenin eteğindedir. Yek pare kayadan oyulmuş büyük bir oda şeklinde mezar anıtıdır. Zemininde mezarlar bulunmaktadır.M.Ö. II. yüzyıla ait olup Hellenistik dönemin İznik’teki önemli bir örneğidir. Devasa boyuttaki bu lâhdin Bithynia Kralı II. Prusias’a ait olduğu öne sürülmektedir.

Beştaş (Obelisk): Kentin kuzeyinde bağlar arasında yükselen bu mezar anıtı, eski Roma yolu üzerindedir. Beştaş, Nişantaşı, ve Dikilitaş adları ile de bilinmektedir. Üzerindeki Yunanca kitabeden I. yüzyılda C. Cassius Philiscus’a ait olduğu anlaşılmaktadır. Anıtın tepesindeki altıncı taşın üzerinde bir kartal veya zafer tanrıçası Nike’nin heykeli olduğu sanılmaktadır. Anıtın bir yönünde ise Philiscus’un heykeli olduğu kalan izlerden anlaşılmaktadır. Mezar anıtı 12 metre yüksekliktedir.

Hypoge: Elbeyli Beldesi’nin Hespekli mevkiinde benzersiz bir yeraltı mezarıdır. IV – V. yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır. Tavanı ve duvarları erken Hıristiyanlık döneminin tipik renkli freskoları ile kaplıdır. Mezar odasında üç adet mezar yer alır.

Dörttepeler Tümülüsü: Elbeyli Belediyesi mezarlığı içindedir. Tümülüs’te iki anıt mezar belirlenmiştir. İlk mezar yol kenarındadır. Dromosiu dikdörtgen mezar odası ile iki yanında ikişer kilisesi bulunmaktadır. Diğer mezar İse beyaz mermerden yapılmış mezar odası ile kaba taş ve ağaçlarla örtülüdür.

Diğer Tarihi Kalıntılar

Senatüs (Bizans sarayı): Sarayın 4. yüzyılda yapıldığı katî olup halen göl suları tarafından örtülmüştür. Zemin mozaikleri toprak altında mevcut olup Hristiyanların Teslis ve İsa’nın ulûhiyeti,insaniyeti münakaşalarını yapan 318 papazın ilk Konsili 325 yılında burada akdolunmuştur. 787 yılında Ortodokslar arasında Azizlerin tasvirleri hakkında çıkan ihtilâfın münakaşası için toplanan 7. Konsil de burada toplanmıştır.

Surlar: İznik’in çevresini beş kenarlı çokgen şekilde kuşatan surlar 4970 metre uzunluğundadır. İznik’in iki ana caddesinin kesiştiği noktadan bakıldığında, dört ana kapı görünür. Hellenistik dönemde inşa edilmeye başlanan surlar, Roma ve Bizans dönemlerindeki yeni ilavelerle günümüzdeki şeklini almıştır. Kentin dört ana kapısından günümüze Lefke Kapı ile İstanbul Kapı sağlam ulaşabilmiştir. Yenişehir Kapı kısmen, Göl Kapı tamamen yıkıktır. İstanbul Kapıda tiyatrodan getirilen masklar bulunmaktadır, İstanbul ve Lefke kapısında mermer kabartma friz parçalarının da kullanıldığı görülmektedir.

Tiyatro: İznik Antik Tiyatrosu göl kıyısı ile Yenişehir Kapı arasında geniş bir alana inşa edilmiştir. Tiyatro, İmparator Traianus döneminde Bithynia prokonsülü (valisi) Plinius’un çabalarıyla 111-112 yıllarında yapılmıştır. Tiyatro, XIII. yüzyılda toplu mezarlığa dönüştürülmüştür. Daha sonraki yıllarda içinde kilise, saray ve Osmanlı seramik atölyeleri ve çini fırınları yapıldığı, yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılmıştır.

Böcek Ayazma: Koimesis Kilisesi yakınındadır. Üstü kubbe ile örtülü, yuvarlak bir yapıdır. Hyakinthos Manastırının bir bölümü olduğu sanılmaktadır. Ayazma VI. yüzyıldan günümüze sağlam gelmiş eserlerdendir.

Kilise ve Camiler

Koimesis Kilisesi: Piskopos Hyakinthos tarafından VIII. yüzyılda yaptırılmıştır. Hyakinthos Manastırı’nın bir bölümü olduğu sanılmaktadır. 1065 depreminde yıkılmış, Koimesis Kilisesi kalıntıları ancak ilavelerle tamir edilmiştir. Kilisenin mozaikleri ve ikonaları 1807′de İznik Metropoliti Daniel’in isteği üzerine yenilenmişti.

Ayasofya Kilisesi: İki ana caddenin kesiştiği yerde, kentin tam ortasındadır. Bizans dönemi eseridir ve tahminen XI. yüzyıldaki depremden sonra yenilenmiştir. 1331 yılında Orhan Gazi Camii adını almıştır. Deprem ve yangınlarda tahribe uğramıştır. XVI. yüzyılda Mimar Sinan tarafından büyük ölçüde değişikliğe uğratılmış ve yenilenmiştir. Bir mezar odası duvarında Hz. İsa freski bulunmaktadır. VII. Konsil’in toplandığı yerdir. Bu nedenle inanç turizmi için önemli bir merkezdir.

Hagios Tryphonos Kilisesi: İstanbul Kapıya giden caddenin sol tarafındadır. Birkaç duvar ve döşeme mozaiklerinden parçalar bulunmuştur. Duvar tekniği ve planı kilisenin X – XII. yüzyıllarda yaptırılmış bir Bizans eseri olduğunu göstermektedir.

Ayatrifon Kilisesi: Yenişehir Kapı’ya giden caddenin sağındadır. Plan, İstanbul’daki Kariye Camine benzer. Planına göre büyük bir kubbe ile örtülü olduğu ve tabanının çok süslü mozaiklerle kaplandığı anlaşılmaktadır. Kilisenin XIII. yüzyılda Teodoros Laskaris tarafından, Aya Trifon adına yaptırdığı sanılmaktadır.

Hacı Özbek Cami: İznik’te inşa edilen ilk Osmanlı camisidir. Üstü 8 metre çapında kiremit kaplı bir kubbe ile örtülüdür. 1333 yılında inşa edilmiştir.

Yeşil Cami: İznik’in sembolü olan Yeşil Cami, adını yeşil çinili ve tuğlalı minaresinden almıştır. Caminin yapımını Çandarlı Hayreddin Paşa 1378 yılında başlatmış, fakat ölümü üzerine oğlu Ali Paşa 1391′de tamamlatmıştır. Erken Osmanlı döneminin tek kubbeli camileri arasında en görkemlilerindendir. Eşsiz minaresi caminin sağ köşesindedir. Gövdesi mavi ve yeşil renkli çinilerle zigzaglı mozaik tekniğiyle bezenmiştir. Selçuklu minare geleneğinin ilk dönem Osmanlı sanatına yansımasının önemli bir örneğidir.

Mahmut Çelebi Cami: Çandarlı Hayreddin Paşanın torunlarından Mahmut Çelebi tarafından 1442 yılında inşa ettirilmiştir.

Orhan Bey Camii Ve Hamamı: Cami, Yenişehir Kapı dışında sol tarafta tarlalar arasında kalıntı halindedir. Hamam ise, cami ile surlar arasında bulunmaktadır.

Türbeler

Şeyh Kutbettın Camı Ve Türbesi, Eşref-1 Rumî Camı Ve Türbesi, Yakub Çelebi Zaviyesi Ve Türbesi, Kırgızlar Türbesi , Sarı Saltuk Türbesi, Åandarli Hayrettin Paşa Türbesi, Åandarli Ibrahim Paşa Türbesi Ve Imareti, Åandarli Halil Paşa Türbesi, Huysuzlar Türbesi, Ahiveyn Sultan Türbesi, Abdülvahap Sancaktarı Türbesi İznik’in önemli türbeleridir.

Han ve Hamamlar

Rüstem Paşa Hanı: Bu gün evler arasında kalmış duvar kalıntıları halindedir. Yalnız kuzey ve batı duvarının bir bölümü ayaktadır. Yapı XVI. yy. da Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı Rüstem Paşa adına Mimar Sinan tarafından inşa edildiği sanılmaktadır.

İsmail Bey Hamamı: XIV. yy sonları ile XV. yy başlarına aittir. İç mimarisiyle seçkin bir yapıdır.

Haci Hamza Hamamı: Mahmut Çelebi Caminin yanındadır, ikinci Murat hamamı olarak da anılır. XV. yy da inşa edilmiştir.

Meydan Hamamı: l. Murat Hamamı olarak da bilinir. Çifte hamam biçiminde inşa edilmiştir. Hamam XIV. yy sonlarına tarihlenir.

Yeşil Cami

   İznik'in sembolü olan ve en muhteşem kültür varlıklarımızın başında gelen Yeşil Cami, adını yeşil çinili ve tuğlalı minaresinden almıştır. Yapımı 1378'de Çandarlı Halil Hayrettin Paşa tarafından başlatılmış, ölümü üzerine oğlu Ali Paşa 1391'de tamamlatmıştır. Mimarı Hacı Musa'dır. Erken Osmanlı döneminin tek kubbeli camileri arasında en görkemlilerindendir. Son cemaat yeri sütunlu ve ayaklıdır. Mermerlerden yapılmış caminin mihrabında görülmeye değer ve zengin bir taş işçilik vardır. Uzunlamasına dikdörtgen biçimindeki iç mekânı kubbe ve tonozlarla örtülüdür. Kubbesi 10.5 metre çapında ve kuşunla kaplıdır. Eşsiz minaresi caminin sağ köşesinde yer alır. Gövdesi mavi ve yeşil renkli çinilerle zikzaklı mozaik tekniğiyle bezenmiştir.

 




İznik Çinileri

[Çinili+köşk+62.jpg]14. yüzyılın ortasından 17. yüzyılın sonuna dek İznik’te üretilmiş olan çinilere “İznik Çinisi” denmektedir. 1963-64 yıllarında İznik’te Oktay Aslanpa başkanlığında yapılan kazılardan çıkarılan buluntular İznik çinileri konusunda pek çok noktaya ışık tutmuştur.
İznik’te çini üretimi başlamadan önce Bursa, Edirne, İstanbul gibi kentlerde dinsel yapılarda kullanılan çiniler bu yapıların yakınlarına kurulmuş imalathanelerde üretiliyordu. Bunları üretenler ise yabancı gezgin ustalardı. Bunların yarattığı ürünler için gelişmiş birteknik uygulanıyordu. Bu seramikler beyaz, sert hamurluydu ve son derece zengin motifler içeriyordu. Oysa bu dönemde İznik’te geniş halk kitlelerinin günlük kullanımı için hala yumuşak, kırmızı hamurlu, sırlı kaplar üretiliyordu.
Bunlar ilkin pişirilip slip tekniğiyle bezeniyor, sonra da renkli sıra batırılıp yeniden fırınlanıyordu. Bu çini eşyalara egemen olan renkler mavi, yeşil ve kahverengiydi.
14. yüzyılda Ortadoğu’da çokça görülen Çin porselenlerin özgü desenler İznik’te 1400 dolaylarında kullanılmaya başlandı. Kırmızı hamurlu çiniler İznik çinisinin ikinci döneminde (14. yüzyılın ikinci yarısı ve 15. yüzyılın başları) üretildi.
Sıraltı Tekniğiyle yapılan bu çinilerin astarı beyazdı ve süsleri renkliydi; saydam kurşun sırla kaplıydı. Bunlara egemen renk kobalt mavisiydi. Ayrıca açık mavi, firuze, mor ve yeşil renklere de yer verilmişti.


Sert hamurlu porseleni andıran mavi-beyaz İznik çinilerinin geçmişi 15. yüzyılın ortalarına dek uzanmaktadır. İznik çinilerinin üçüncü dönemi ise 16. yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür. Bu çinilerin beyaz zemini çok temiz ve sert, sırları renksiz ve saydamdır. Bezemeye önceleri koyu mavi renk egemenkeni zamanla bu renk açılmışi daha tatlı bir tona dönüşmüştür.


İznik çinilerinde görülen bu üslup gelişmesi, değişik yörelerden gelen ustaların şehre yerleşmelerine bağlanabilir. Bu gelişmede ustalarla II. Mehmet’in Topkapı Sarayı’nda açtığı nakkaşhane arasında kurulan ilişkilerin de payı olsa gerektir.


Geç tarihli seramik parçalarında maviden başka soluk turkuvaza da rastlanmıştır. Çini desenlerinde rumiler, hatayiler ve stilize bulut öğeleri yer almaktadır. Göze çarpan bir başka öğe ise hayvan figürleridir.


Aynı döneme tarihlenen bir başka çini grubuna ise “Haliç işi” denmiştir. Bu gruptaki çinileri en belirgin özelliği, küçük yaprak ve çiçeklerden oluşa sarmal dallardır. Bunların üretim yeri tam olarak bilinmemektedir. Bu tür çinilere İznik kazılarında da rastlanmıştır.


16. yüzyılın ortalarında İznik çinilerinin dördüncü dönem ürünlerine, “Şam işi” denem örneklerine rastlanmaktadır. Bunlar geçiş dönemi ürünleridir.






16. yüzyılın ikinci yarısındai yapılarda düz levha çinilerin çok kullanılmış olmasından dolayı, gerek İznik’te gerekse Kütahya’daki imalathanelerde levha çini üretimine ağırlık verilmiş, kase tabak, ibrik, vazo v.b. eşya yapımı giderek azalmıştır. Levha çinilerde mimari bezemeyledaha çok uyuşan canlı ve parlak renklere yer verilmiştir. Bu da İznik çiniciliğinde yeni bir üslubun gelişmesine ve yeni dönemin başlamasına yol açmıştır. Bu dönemin gözde renkleri kobalt mavisi, turkuvaz ve domates kırmızısıdır. Siyah renkse, figürlerin dış çizgilerinde boyaların akmasını önlemek için kullanılmıştır. Bezemede kullanılan örgeler, gül, lale, karanfil, zambak, papatya, sümbül, bahar çiçeği, asma ve servidir. Bunların dışında hançer biçimli yapraklara, Çin bulutlarına, çintemanilere ve madalyonlara da yer verilmiştir.


17. yüzyılın sonlarında çiniciliğin Kütahya’da gelişmesiyle İznik’te çini üretimi durmuş ve giderek yok olmuştur.


İznik Çinilerinin Türleri ve Biçimleri Münakkaş ve "Sade" Çini Kaplar


Günümüze kalan İznik çini kaplarının büyük bölümü sıraltı tekniği ile bezenmiştir.


Yazılı belgelerde bezeli kaplardan "münakkaş" ya da "alaca" diye söz edilmektedir.


Belgelerde kavanoz, tabak, sahan, üsküre ve kaselerin yeşil, beyaz, mavi ve sarı olarak da adlandırıldığı görülmektedir.


Müzehheb Çini Kaplar


Belgelerde kimi kaplardan "müzehheb" ve "altunlu" diye söz edilmektedir. 1600 tarihli yazılı belgelerde yaldızlı kaseler "hoşaf kaseleri, müzehheb"; yaldızsız olanlar "altunsuz";


kahve fincanları ise "altunlu" ya da "sade" diye nitelenmektedir. Yine bu dönemden kalma birçok tabakta bitkisel desenler üzerindeki sıraltı bezemenin genel çizgilerine pek uyulmamıştır. Oysa 16. yüzyılın başlarından kalma örneklerde daha özenli bir işçilik söz konusudur.


Değerli Taşlarla Bezeli Çini Kaplar


Yazılı belgeler, altınla ya da değerli taşlarla bezenmiş İznik çini kaplarından hiç söz etmemektedir. Osmanlılar bu bezeme tekniğini çin porselenlerini, yeşimleri ve necef taşlarını zenginleştirmek için kullanmışlardır.


Kapaklı ve Metal Parçalı Çini Kaplar


Minyatürlere bakıldığında hemen hemen tüm kapların kapaklı olduğu görülmektedir.


Gövde ile kapak her zaman aynı malzcmeden yapılmıyordu. Seramik kapaklı metal kapların yanı sıra metal kapaklı seramik kaplar da vardı. Bu durum, kase, kavanoz ve sürahiler için de geçerliydi.


İznik atölyelerinde üretilip de günümüze kalan kavanoz ve karafakilere ait seramik kapaklarının sayısı çok değildir. Yazılı belgelerde kapaklı kapların hangi malzemeden yapıldığına ilişkin hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Ancak bunların "kapaklı sürahi" ya da "kapaklı kase" diye adlandırıldığı görülmektedir. Kapakları yitik kaplara da "bi-kapak" denmektedir.


Boyutları ve Nitelikleri Farklı Çini Kaplar


Yazılı belgelerde en çok boyuta ilişkin nitelemelere yer verilmiştir. Büyük boy kaplar için "büyük", "battal", "kebir" ve "büzürk": orta boy kaplar için "miyane", "vasat" ve "orta":


küçük boy kaplar için ise, "sagır", "küçük/küçek", "kiçi" ve "hurda" denmiştir.


Kimi kapların ise "paşa" ya da "sultani" diye sınıflandırıldığı görülmektedir. Paşa üsküresi'nden "paşa fincanı" ya da "sultani üsküre" diye söz edilmektedir.


Dinsel Amaçlı Çini Kaplar


Belgelerde adına rastlanmayan, ancak ömekleri günümüze gelen seramik eserlerinin en önemlileri kandiller ve askı topl~ırdır. İznikli ustaların yarattığı bir başka önemli ürün de ayaklı leğendir. Ayaklı leğenlerin işlevlerine ilişkin bilgi yoktur, ancak bunların yüksek rütbeli kişilerce abdest almada kullanıldığı sanılmaktadır.


Yemek ve Servis Kapları


Tabak: İznik atölyelerinde çokça üretilmiş bir türdür. Bunların biçimleri ve boyutları hakkında hem minyatürler hem de yazılı belgelerden bilgi edinilmektedir.


Sahanlar: Bunlar da İznik atölyelerinin bir başka ürünüdür. Bunların düz dipli, kenarlı ya da kenarsız olmak üzere değişik türleri bulunmaktadır. Minyatürlerden anlaşıldığına göre, seramik sahanların çoğunda metal kaplar bulunuyordu. Belgelerde kapaklı sahanlardan "sahan ma'a serpuş" diye söz edilmektedir. Sahan sözcüğüne ilk kez 16. yüzyıla ait belgelerde rastlanmıştır. Bu sözcük 18. yüzyılın başlarına dek kesintisiz kullanılmıştır.


İznik atölyelerinde üretilmiş diğer seramik kaplar arasında ise tepsiler, kaseler, üsküreler ve tazza'lar yer almaktadır.


Sıvı Madde Kapları


Bunların, büyük ölçüde bardakları, maşrapaları, safaları, fincanları, ibrikleri ve sürahileri içermektedir.


Günümüze Gelen Diğer Seramik Eşyalar


Bunlar, kavanozları, matrabaları, hokkaları, kalemdanları, divitleri (devatlar) ve şamdanları içermektedir.


300 Yıl Sonra İznik Çinilerinin Yeniden Canlanması


İznik, Bursa yakınlarında aynı isme sahip gölün kıyısında, Anadolu'nun kuzeybatısında yer alan bir yerleşim yeridir. Eski zaman medeniyetlerinde de Bithynian bölgesi sırında yer almaktadır. Bir efsaneye göre Hindistan'dan Tanrı Dionysus'un dönmesiyle bu yerleşim yerinin kurulduğu söylenmektedir. Bir diğer efsaneye göre de Büyük Alexander'ın himayesindeki askerler tarafından sömürge haline getirilmiştir.(Milattan önce 356-323)


Antigonas Monophthalmus Milattan önce 316 yılında şehri keşfettiğinde Şehirde Bottiaei halkı yaşamaktaydı ve şehrin adı Elikore idi. Antigonas'dan sonra şehre Antigoneia adı verildi. Ipsus savaşından sonra (Milattan önce 301) Alexander'ın generallerinden biri olan Lysimachos(Milattan önce 360-281) şehri ele geçirdi Makedon lider Antipatros'un kızı karısı Nikai'nin adını verdi. Yüzyıllar içinde Nikaia adı fonetik olarak bir takım değişikliklere uğradı. Önce Nicea ve Türklerin zamanında da İznik adına dönüştü.


Milattan önce 316 yıllarına dayanan tarihinden bugüne kadar İznik birçok kültürel ve mimari olarak değişikliğe uğramıştır. Gerçek anlamda İznik arkeolojik ve tarih anlamında Romalıların, Bizanslılıran, Selçukluların ve Osmanlı Türklerinin tam bir sanat laboratuarı olmuştur.


İznik tuğla ve kireç ocaklarında yapılan kazılarda Prof.Aslanapa ve Prof. Altun bulunan Osmanlı seramiklerinde Selçukluların etkisi olduğunu görmüşlerdir.Yapılan son araştırmalarla ortaya çıkan beyaz sert seramikte kullanılan materyalin Osmanlı döneminde kullanılan yumuşak porselene benzeyen materyalle aynı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Önceleri çaydanlıklarda ve duvar çinilerinde mavi ve beyaz kullanılan ilk renkler olmuştur. 16. Yüzyılda turkuaz kullanılmaya başlanmıştır. Kakma kırmızı Süleymaniye Cami mihrabındaki duvar çinilerinde Osmanlı dönemini yansıtacak tarzda kullanılmıştır. Osmanlı döneminde İznik çinileri ve çömlekleri Türk boyunduruğu altındaki Rodos Adasına ihraç ediliyordu.


Ünlü gezgin Evliya Çelebi 300 atölyenin 17. Yüzyılda İznik'de oluşmasını sağlamıştır. Bu rakam yapılan kazılarda da doğrulanmış ve çinilerin bu şehir için önemini anlatmıştır. İznik'de bulunan bu çiniler için birçok hikaye söylenmektedir. En çok söyleneni ve bilineni Osmanlı İmparatorluğunun etkisiyle Istanbul'daki birçok cami ve türbede çinilerin kullanıldığıdır. 20. Yüzyıl başlarında İznik nüfusu içlerinde çiftçilik ve ipek üretimiyle uğraşan Yunan ve Ermeniler olmasına rağmen giderek daha da Türk olmaya başlamıştır.


Türk Kurtuluş Savaşı sırasında İznik çalkantılı bir dönem geçirmiştir. Şehir Yunanlılar tarafından işgal edilmiş, yanmış ve halk kaçmak zorunda kalmıştır.


Türklerin bağımsızlığını ilan ettikten sonra Yunanistan ve Trakya'dan gelen göçmenlerin yerleşim alanı haline gelmiştir.


İznik çinileri aşağıdaki sebeplerden dolayı tüm dünyanın önemini kazanmıştır:
  • İznik çinilerinde temel renk olarak açık beyaz ve arka planda kullanılarak yapılmış ve kendine has bir teknik ile oluşturulmuştur.
  • İznik çinilerinin yüzde 70-80 i kuvars ve kuvarsitten yapılmıştır. Bir araya getirilmesi güç olan üç farklı kuvarsın ve sırrın bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Bu karışım 900 derecelik bir ısıda bir araya getirilmektedir.
  • Yapılan uzun araştırmalardan sonra çinilerdeki ısıyla oluşabilecek sorunlar kuvars ve kaya kristalleriyle çözülmüştür. Sonuçta elde edilen çini birçok taşın bir araya gelmesiyle oluşan kuvarsdır.
  • Genel seramik kurallarına karşı olarak oluşturulan yöntemle yapılmaktadır. Bu da sıcak, soğuk ve dondurulmuş ortamda diletasyonla gerçekleştirilmektedir.
  • İznik çinileri birçok tayın birleşimiyle oluştuğu için birçok rengin de armonisini taşmaktadır. Bunlar koyu mavi Iapis Iazuli, turkuaz mavisi, koralın kırmızılığı ve yeşimin yeşili gibi.
  • Çinilerde yer alan bazı renkleri örneğin koral kırmızısı gibi elde etmek çok zordur.Elde edilen bütün renklerin yanısıra kornea beyazı ve opak rengi de kullanılmaktadır. Opak renginin kullanılması ışığın emilinip farkı ışık kırılmalarına yol açarak görüntülerin ve renklerin daha iyi ortaya çıkmasına neden olmaktadır.Ayrıca sözkonusu bu rengin kullanılması çinilerin korunmasına da yardım etmektedir.
  • Çinilerin üzerindeki yazılımlar İslam filozofisini net olarak yansıtmaktadır.
  • Vakıf araştırmacıları İznik çinilerinin gizemini çözmek için klasik İznik çini dizaynından faydalanmaktadırlar. Ürünlerin incelemesinden de anlaşılacağı üzere geleneksel teknolojik metotlar hala günümüzde kullanılmaktadır. İznik çinilerinin özelliklerini bozmamaları için İznik Vakfı 16. Yüzyılda kullanılan tüm teknik detayları kullanmaya devam ettirerek çinilerin özelliklerini yitirmemesi için gerekeni yapmaktadırlar.
  • İznik çinileri için kullanılan seramik teknolojisi doğal bir sentez sonucu ortaya çıkarılmış ve korunması için de gerekli özen gösterilmektedir.
  İznik Çinileri 1989 yılında yeniden önem kazanmıştır. İznik'te konuya ilişkin sempozyumlar, uluslararası sergiler düzenlenip, konuya ilişkin iki kitap basımı yapılarak konunun yeniden gündeme gelmesi sağlanmıştır.


Bugün İznik Çinileri


İznik Çinileri 16. Yüzyılda önem kazanarak kullanılan teknik ve görünüm itibariyle dünya müzelerinde yer almaya başlamıştır.


İznik tuğla veya kireç ocaklarında İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümünün 20 ylll aşkın süredir yaptığı kazılarla İznik Çinilerinin yapımındaki sanat ve kullanılan teknikle ilgili ipuçları bulunabilmiştir. 1996 yılında kurulan Çini Atölyeleri, 1993 yılında kurulan İznik Vakfı ve 1995 yılındaki Çini ve Seramik Araştırma Merkezi 16.yüzyılın çinilerini yansıtmaya faydalı olmuştur.


Ayrıca eski mezarlarda da yapılan kazılarda bazı çini örneklerine de rastlanmıştır.


Çinilerin değerliliği taşıdığı yüzyıl ve kullanılan materyallerle giderek önem kazanmıştır.


Yapılan kazılarda görülmüştür ki çinilerin oluşturulması için kullanılan materyaller seramikte kuvarsın kullanılmasıdır.


Sonuç olarak birçok araştırma merkezleri ve bilim adamları İznik Çinileri üzerine araştırma yapmak üzere yönlendirilmişlerdir.


İznik Vakfı bilim vakıflarını ve Türkiye'deki TÜBİTAK (Marmara Araştırma Merkezi) gibi sivil örgütlerini, İ.T.Ü (İstanbul Teknik Üniversitesi) ve İ.Ü (İstanbul Üniversitesi) konuya ilişkin araştırma yapmak üzere desteklemektedir. Ayrıca Amerika'da Massachusetts Araştırma Enstitüsünü ve Princeton'da yer alan araştırma enstitülerine desteklemektedir.


Bugün, İznik çinileri birçok eski ve yeni binaların dekorasyonunda kullanılmaktadır.


İznik Vakfı dünyaya çini sanatını tanıtmak, gelecek nesillere bu mirası taşımak ve eğitim programlarına dahil etmelerini sağlamak üzere kurulmuştur. İznik Vakfı üç birimden oluşmaktadır: Meslek Okulu Merkezi, Çini-Seramik Araştırma Merkezi ve Seramik Atölyeleri. Ayrıca Kuruçeşme İstanbul'da da bir iritibat bürosu bulunmaktadır.




Vakfın temel amacı 16. yüzyılda yapılan Çinileri birebir olarak üretmek değil onun orijinaline yakın üretimlerini sağlamaktır.


İznik Çinilerinin üretiminde bugün 16.yüzyılda kullanılan teknolojiye sadık kalınmış ve dünyada aldığı ününün kaybolmaması için özen gösterilmektedir. Ayrıca İznik Vakfı kazıları, arkeolojik alanda yapılan araştırmaları ve İznik'in tarihinin korunması için de gerekli desteği vermektedir. Başka bir aktivitesi de Türkiye ve Yurtdışında müzelerde yer alan çinilerin korunmasını sağlamaktır.


İkinci İznik Çinileri Sergisi 1999 yılında, birinciden on yıl sonra, yapılması planlanmıştır. Bu sergi Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşunun 700. Yılı etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilecektir.


Bu zamana kadar İznik Çinileri üzerine yapılan kurslardan 70 genç yetiştirilip mezun edilmiştir. Sözkonusu bu kurslar ücretsiz olarak gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Türkiye ve Yurtdışında yaz okulları da açılmıştır. Arıca Vakıf İznik'te arkeoloji, sanat tarihi ve seramik üzerine bir üniversite açmayı planlamaktadır.


Orhan Gazi(1326-1362) Osmanlı İmparatorluğunda ilk medrese'yi (teknik okul) bulan kişi olarak bilinmektedir.


İznik, Bursa, Akaçaova, Sapanca ve İzmit'te ilk din alimlerini (müderris) yetiştiren medreseleri kurmuştur. Bunlar Osmanlı İmparatorluğunda yeni eğitim merkezlerinin açılmasına da ön ayak olmuştur.


1331 de İznik'te ilk medrese ve cami kurulmuştur. Davudu Kayseri 1333 yılında ilk müderris ünvanını almıştır. Daha sonra bu medreseyi, 1357 den önce inşa edilen ve hala özelliğin koruyan Süleyman Paşa Medresesi ve Bursa'da Yeşil Caminin kuzeyinde bulunan Hayrettin Paşa Medresesi takip etmiştir.


İznik Vakfının üniversiteyi kurmak istemesindeki en önemli sebeplerinden biri bu tarihi mekanları korumaktır.
 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Hot Sonakshi Sinha, Car Price in India